Tertip Nedir ve Kime Denir?
Konya’nın sakin sokaklarında, taşlardan çıkan gül kokusunu içime çekerek yürürken birden aklıma gelen bir soru var: Tertip diye kime denir? Hani şu, düzeniyle, titizliğiyle her şeyin yerli yerinde olduğu, bazen biraz da fazla titizlenen insan var ya… İçimdeki mühendis ve insani tarafım arasında bu konuda bir hayli fikir ayrılığı yaşanıyor. Bir yanda işin mantıklı yönü var, diğer yanda ise bu durumu çok daha derin, duygusal bir bakış açısıyla anlamaya çalışıyorum.
İçimdeki Mühendis: Düzenin Ve Planın Gücü
Mühendislik bakış açısıyla düşündüğümde, “tertip” kelimesi tam anlamıyla bir optimizasyon ve verimlilik meselesidir. Her şeyin yerli yerinde olması, hem zaman kaybını önler hem de enerji israfını azaltır. Şöyle bir örnekle açıklayalım: Eğer bir kişi, her şeyin düzenli ve planlı olmasına özen gösteriyorsa, her işin yapılacak olan saati, yeri ve şekli belli olur. Bu sayede, bir iş bitmeden diğerine geçmek zorunda kalmazsınız. İşler, dağınık ya da karmaşık hale gelmez.
Mühendis olarak, tertipli olmak bir bakıma sistem kurma meselesidir. Sistemin kurulması ve düzgün çalışması, tüm sürecin verimli işlemesini sağlar. Özellikle mühendislik dünyasında, bir proje planı olmadan yol almak neredeyse imkansızdır. Ama belki de bu düzenin getirdiği bir diğer mesele, mükemmeliyetçilik. Her şeyin eksiksiz olması gerektiği fikri, bazen insanın moralini bozabilir. Tertipli olmak, daha fazla kontrol isteyen bir tavır olabilir; ama bu, bazen insanı ruhsal olarak tüketebilir.
İçimdeki mühendis, düzeni seviyor, çünkü her şeyin düzgün işlediği bir ortamda işler daha kolay ve hızlı ilerliyor. Ama içimdeki insan tarafım buna her zaman katılmıyor.
İçimdeki İnsan: Duygusal ve Sosyal Bir Bakış Açısı
İçimdeki insan tarafı, tertip konusuna biraz daha duygusal yaklaşır. İnsan ilişkilerinde, bazen bir düzenin gereksiz olduğunu, aksine biraz dağınıklığın, spontane olmanın hayatı daha anlamlı kıldığını savunur. Tertipli olmak, insanın doğal halini baskılayabilir. Mesela bir arkadaşım, evini düzenli tutmaya çalışan ve her şeyin yerli yerinde olmasına çok dikkat eden biriydi. Ama zamanla fark ettim ki, onun düzeni, biraz da yalnızlık ve duygusal kopukluk yaratıyordu. Her şeyin yerli yerinde olması, bazen spontane anların değerini yok eder.
İnsanlar duygusal varlıklardır ve duygusal yönümüz, her zaman hesaplanmış bir düzeni takip etmez. Tertipli olmak her ne kadar verimli olsa da, bazen insanın özgürlüğünü kısıtlayabilir. Örneğin, bir ailede her şeyin düzenli ve planlı olması beklenirken, çocuklar spontane bir şekilde eğlenmek isteyebilir. Tertip, burada çocukların doğal gelişimini kısıtlayan bir engel olabilir.
İçimdeki insan, tertipli olmanın bazen ruhsal anlamda baskı yarattığını hissediyor. Düzenin getirdiği rahatlık, bir süre sonra sıkıcı bir hale gelebilir. Bazen hayat, kurallara uymak yerine, anın tadını çıkararak yaşanmalı.
Tertip ve İnsan İlişkileri: Sosyal Bir Perspektif
Toplumsal hayatta, tertipli insanlar genellikle daha güvenilir ve sorumluluk sahibi olarak görülür. İnsanlar arasında güven inşa etmek, genellikle kişinin düzenli ve sorumlu olmasına bağlıdır. Düzenli bir kişi, hem kendi hayatında hem de çevresindekilere karşı düzenli bir yaklaşım sergileyerek toplumsal normlara uyar. Bu da onu toplumsal olarak kabul edilen bir birey yapar.
Ancak, bazen aşırı düzenlilik, sosyal ilişkilerde mesafe yaratabilir. İçimdeki insan, bu durumu daha fazla hisseder. Sosyal hayatta, insanlar bazen spontan olmayı, zaman zaman kuralların dışına çıkmayı ve yaratıcı bir şekilde hareket etmeyi isterler. Eğer sürekli olarak tertipli ve düzenli biriyseniz, insanlar bazen sizi “soğuk” ya da “katı” olarak görebilir. Bu da sosyal anlamda bazı engeller oluşturabilir.
Duygusal açıdan baktığımızda, bir kişinin her zaman tertipli ve planlı olması, onun çevresindekilerle duygusal bağlar kurmasını zorlaştırabilir. Aile üyeleri veya arkadaşlar arasında, bazen kaotik anlar, dağınıklık ve spontane hareketler, samimiyeti artıran unsurlar olabilir.
Sonuç: Tertip ve İnsan Olmak Arasındaki Denge
Bir mühendis olarak bakıldığında, tertipli olmak hayatı daha verimli kılar; ancak insan olarak bakıldığında, bazen düzenin ruhumuzu daraltıcı bir hale geldiğini görebiliyorum. Her şeyin yerli yerinde olması, belirli bir düzene oturmuş bir yaşam, her zaman iyi bir şey olmayabilir. İnsanlar, bazen dağınık olmayı, plansız bir şekilde hareket etmeyi ve anı yaşamanın tadını çıkarmayı arzulayabilirler.
Her ikisi de önemli. Hem düzenin hem de spontane hareketin hayatımızda yeri var. Belki de önemli olan, bu iki durumu birbirine dengeleyebilmek. Tertipli olmak, hayatı düzene sokarken, zaman zaman düzensizlik, yeni ve yaratıcı düşüncelerin önünü açabilir. Bu dengeyi kurabilmek, her iki tarafın da tatmin olmasını sağlar.
Sonuç olarak, tertip deyince akla gelen, sadece düzenli olmak değildir. Bu kavram, bir kişinin yaşamını nasıl yönettiği, nasıl planladığı ve hangi duygusal alanlara da odaklandığıyla ilgilidir. Hem mühendislik tarafım hem de insani yönüm, tertipli olmakla ilgili farklı düşünceler üretiyor; ancak nihayetinde, yaşamın dengede olduğu bir yerden ilerlemek en doğrusu gibi görünüyor.